UA-233498043-1
KADIN VE ERKEKLERDE İSTEK BOZUKLUĞU

Kadın veya erkek genel olarak cinselliğe karşı ilgi duymaz. Hormonlar, hastalıklar, madde bağımlılığı (biyolojik yapı ve işleyişi), kişinin ebeveyn ilişkileri, çift hayatı (ilişki), çevre ve kültür, cinsel bilgi eksikliği (cinsel boyut) ve cinselliği negatif kodlama, hayal dünyasının fakir olması ve fantezi eksikliği (biliş), kaçınma (davranış), benlik değeri eksikliği, performans kaygısı, psikopatolojiler, yaş (kişisel boyut) gibi faktörler temel nedenleridir (Trudel, 2000). Cinsel uyarılma ve devamında fizyolojik uyarılmanın başlaması için kişinin cinsel istek duyması gerekir.  
Örnek vaka:
Fatma (32) çocukluğundan belli yorgun olduğunu söylemiştir. 18 yaşında liseyi bitirir ve evlenir. 5 yıl eşinin ailesiyle yaşar, bu sırada bir çocuk dünyaya getirir. Maddi sıkıntılar nedeniyle bir temizlik firmasında çalışmaya başlar. 30 yaşında ikinci çocuğunu dünyaya getirir. Yorgunluğu artar. Genç kızlık döneminde ve evliliğinde cinselliğe karşı hep ilgisiz kalır. Son 2 yıldır cinselliğe hiçbir şekilde ilgi duymaz. Kocası yanına yaklaşınca işi olduğunu söyleyerek kaçınır. Kocası duruma kızar ve “yoksa başka birimi var” diyerek baskı uygular. Fatma kocasından korktuğu için mecburen cinsel ilişkiye girer. Fatma cinsel istek duymaz ve buna bağlı olarak cinsel ve fizyolojik uyarılma olmaz. Dolayısıyla vajina cinsel ilişkiye kendini hazırlamaz (yağlanma ve nemlenme yok) ve cinsel ilişki sırasında acı hisseder. Çift cinsel terapiste başvurur ve yardım ister. Fatma durumundan rahatsız olduğunu ve kocasının kendisini boşamasından korktuğunu, tedavi olmak için elinden geleni yapmak istediğini dile getirir.
Cinsel terapi çerçevesinde cinsel istek ele alınırken danışanın motivasyonu öncelikli olarak değerlendirilir. Eşin veya başkalarının zorlamasıyla terapiye gelen danışanlar terapiyi terk etme eğilimi gösterirler. Dolayısıyla terapi sürecinin başarısız olma olasılığı yüksektir. Terapi sürecinin başarılı olması danışana ve ortaya koyduğu motivasyona bağlıdır. Danışanın cinsellikten kaçınma davranışları ortaya koyma olasılığı yüksek olup cinsel ilişki baskısını kaldırmak için cinsel ilişki yasağı konulur. Eş (kadın veya erkek) danışan talep edene kadar cinsel ilişki talebinde bulunmaz, duygusal etkileşimleri ön plana çıkartır ve cinsel organa dokunmaz. Cinsel içerikli ve partneri aşağılayıcı konuşmalar yapmaz. Dolayısıyla danışan eşin cinsel uyarılmasından korkmaz.
Evlilik dışı ilişki olup olmadığı, uyku, yorgunluk, internet, televizyon bağımlılığı gibi konular çalışılır. 
Terapi sürecinde uyarıcılar ele alınır. Cinsel istek uyarıcıya bağlıdır. Uyarıcı ise çevre, partner ve kişinin kendisi olmak üzere üç alandan gelir.
Bununla birlikte, danışanın yaşam hijyeni, içinde yaşadığı ortam, sosyal çevresi, aktiviteleri, kendi benlik ve vücut algısı, vücudunu duyumlaması, partnerin uyarıcı olarak kodlanması ele alınır.
Çift olarak zaman geçirme, farklı ortamlara girme, tatile gitme, iletişim teknikleri, pozitif ve negatif duyguları dile getirme gibi konular işlenir. 
Son aşamada cinsel konular terapiye entegre edilir. Cinsle düşünceler ve fanteziler çalışılır. Cinsel konuları ve fantezileri konuşabilme, erotik masaj gibi tekniklere başvurulur. Danışandan talep gelmesi halinde cinsel ilişkiye girilir. Cinsel isteğin aktifleşmesiyle birlikte terapi sonlandırılır.   
Bu temel bilgiler dikkate alınarak Fatma’nın terapi süreci tanımlanmıştır. Cinsel uyarılma ve fizyolojik aktivasyon tekrar başlamış ve cinsel ilişki yaşayabilmiştir.

Not: Kullanılan isimler gerçek danışan isimleri değildir. Hayali isimler kullanılmıştır.

Hızlı iletişim
  • 0 533 040 00 25
  • 0 534 636 10 92
  • hakankilic93@hotmail.com
İletişim Formu
Hızlı iletişim